Hakkımda

Fotoğrafım
Yedisinde neyse yetmişinde de o olucak olan,minicikliğinden beri vitrin camlarına aşık,hırslarına yenik düşmeyen,pamuk gibi bir kalbi olan taşlarla uğraşan,ışıltıya bayılan,şiir olmazsa olmazım diyebilen,müzik dinlemeden yapamayan kendi dünyasında atmosferinde biri =)))

28 Mart 2009 Cumartesi

Dünya üzerinde acaba ne kadar iz bırakabildiğimizi düşünmeye çalıştım.Baya bi kafa yordum hatta eğer ayaklarımızın altında gittiğimiz her farklı yere kırmızı bir işaret bırakabilecek birşey olsaydı kaç kırmızı noktamız olurdu? Belki de bu kırmızı noktalar bizim ne kadar bişiler bildiğimizin kanıtı olurdu hani "Çok gezen mi çok okuyan mı bilir" atasözünün bir destekleyicisi.
Hayatı büyük bir şehirde geçen insanların küçük şehirlerde yaşayanlara nazaran daha fazla kırmızı noktası olabileceği kanısına vardım tabi istisnalar kaideyi bozmaz.Kendimi ele aldığımda gördüm ki bu şehirde evet çok kırmızı noktam var ama yineledğim noktalar 3 yada 4 hergün ev-okul okul-şehrin merkezi sonra yine ev gibi bildiğim yerlerdeyim gidemiyorum yada gitmiyorum başka yerlere vaktim mi yok yoksa insanın doğası olan tembelliğime mi yeniliyorum bilinmez ama ben hep bildiğim aşina olduğum yerlerdeyim.Zamanım yok bahanesini yineliyorum hep ya işte şöyle farklı bi yerlere gitsem ama zamanım yok ki sınavlarım var.Eee eve gidince sanki çalışıyor muyum? Hayır.Bunu tam çözemedim yaşadığım şehrin en ince ayrıntısına kadar bilmeliyim kendi adıma bu konuda biraz olsun içim rahat 13 yıldır bu şehirde yaşıyorum ama burda doğup büyüyenlere nazaran daha iyi biliyorum heryerini.En dandik ara sokak bile bazen zihnimde kalmış oluyor.Aklıma böyle şeyler nerden geliyor hatta nerden buralara varıyorum ona henüz kafa yoramadım ama aslında bunca harf ziyanlığı yapmamın amacı şunu demekti.Dünyada bir izimiz kalmalı yani o veya bu şekilde gezerek yada görerek değil bizden bir parça burda olmalı birgün biz başka bir yerde olsak bile...

27 Mart 2009 Cuma

Geology is digging through my brain...


Bundan 2 yıl öncesinde hatta nerdeyse tam bu dönemlerde jeoloji kelimesi benim için hiçbir şey ifade etmiyodu.Lise 1den kalma bilgimle yani bize öğretilene göre coğrafyanın yardımcı bilim dallarından biriydi.Öss denen o kocaaa gibi gözüken ama kendine hayrı olmayan sınavın sonucunda bu kelime hayatımın baş köşesine geçti oturdu kazanmıştım ama iyi de neydi bu jeoloji? Evet kelime anlamı yerbilimi ama bu jeologlar kimdir? Ne yaparlar? Tek işleri yolda ayağımızla tekmelediğimiz taşları incelemek mi yani? Değilmiş ... Çok şey demekmiş jeoloji =) mesela çokça taş ismi bilmek demekmiş , dünyada dünden bugüne yaşanan dönemlerin garip isimleribi bilmek demekmiş ( Devoniyen (417 myö - 354 myö)
Silüryen (440 myö - 417 myö)
Ordovisyen (495 myö - 440 myö) yada antiklinalin tepesinde petrol olabiliceğini öğrenip petrol zengini olma hayalleri kurmak demekmiş =) Belki bizler jeoloji mühendisliği öğrencileri çok çok emek harcayıp gelmedik bu bölüme ama ben Dünyanın saklı kalmış sırlarını , hergün gördüğüm bu dağın taşın nasıl oluştuğunu yani bastığım yerleri toprak diyerek geçmeyip tanıyacağımı düşünüyorum =)


Bugün...

Bugün yanlış birgün...
Çünkü uyanamadın yine geç kaldın gözlerime
Bir elim diğer elimle kavuşmuşDakikaların hesabını yapmakta umutla...
Kaldırım taşları bugün daha bi anlamsız...
Sanki kaldırım taşlarına ne zamandan beri anlam yükler ki insan...
Bugün sessiz birgün...
Kalp atışlarımın kulaklarıma yaptığı yankı dışında...
Dakikaların fütursuzca üreyip saatleri doğurması
Rüzgarların alıp götürdüğü yapraklar kadar hızlıca geçse...
Bugün dünden çok farklı birgün...
Bugün dünü yutan yarını doğuran birgün...

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails