Hakkımda

Fotoğrafım
Yedisinde neyse yetmişinde de o olucak olan,minicikliğinden beri vitrin camlarına aşık,hırslarına yenik düşmeyen,pamuk gibi bir kalbi olan taşlarla uğraşan,ışıltıya bayılan,şiir olmazsa olmazım diyebilen,müzik dinlemeden yapamayan kendi dünyasında atmosferinde biri =)))

30 Nisan 2013 Salı

Uçuş Uçuş

   Son günlerde ciddi şekilde saatlerce durup hayatın anlamını düşünüyor ve insanlığın gelmiş geçmiş tarihini kendimce irdeliyorum...

Şaka şaka :) hoooop başa alalım

   Son günlerde havaların ısınmasına muz görmüş bir maymunmuşçasına seviniyorum. Ağaçlara zıplayasım, daldan dala uçasım, elimde bir kitapla saatlerce balkonda oturasım, milyonlarca dondurma yiyesim, 1000 galon su içesim,  çimlerde yuvarlanasım ve buna benzer tüm tüm tümmmmmm güzel şeyleri yapasım geliyor. Öyle bir ruh hali içindeyim. Evet belki ülkece kış mevsiminden direk ileri sararak yaza geçmiş gibi olduk ama olsun bu konuda en ufak bir şikayetim yok. Lafı fazla uzatmıyorum ve uçuş uçuş eteğimle kendimi Seğmenler parkına atışımın fotoğraflarıyla sizi baş başa bırakıyorum :)











Etek-Koton/Tshirt-Stradivarius/Çanta-Rodi Mood/Kolye-Forever 21

***

29 Nisan 2013 Pazartesi

Şeffaf Clutch Yapımı

  Yine yemek tarifi verircesine değişik cümleler kurabileceğim bir postta daha birlikteyiz. Şimdi size son senelerde çok sık gördüğümüz şeffaf çanta trendini kendimce yorumlamamın hikayesini anlatacağım. :)
 
   Şeffaf çantalar bundan 10 sene önce sadece plaj çantası olarak kullandığımız ve günlük hayatta kullanmanın görünmez bir kuralla yasak olduğu çantalardı. Ancak son 2-3 senedir şeffaflık her anlamda daha çok ön plana çıktı. Yağmurluklar, ayakkabılar derken çantalarımıza sıçradı. Şeffaf modayı sevdiğimi daha önce şu yazımda da belirtmiştim. Zaman içerisinde şeffaf clutchların da çoğalması ve çeşitlenmesiyle bu sevgimi kendi el emeğimle ve kendi istediğim gibi bir şeyler yaparak üzerimde taşıyarak gösterme isteğim daha da arttı. Şeffaf clutch denemelerimin çoğu bana kalırsa fiyaskoydu. Taktığım ilk gün diktiklerimin dikişleri açıldı yapıştırdıklarımınsa yapışkanları tutmadı geri kalanlar ise istediğim kadar albenili durmadı çünkü elimdeki şeffaf malzeme çok ince ve kırışık/yapışık durmaya çok müsaitti. Ancak daha sonrasında bulduğum masaların üstüne konan (genelde küçük kebapçılarda/pidecilerde masanın üstünde olur)  şeffaf malzemeyle yaptığım bu son çalışma beni en çok tatmin eden oldu. Size şimdi çok basit olan yapılışını anlatmak istiyorum.




Malzemeler: Delgeç, kurdele ip, kurdelelerin ucunu yakmak için çakmak ve şeffaf malzeme




Ne yazık ki yine yapım aşamasında fotoğraf çekemedim. Ancak anlatımı çok basit. 
-Bu gördüğünüz şeffaf malzemeyi istediğiniz boyutlarda keserek katlayıp üstünde kapak olarak kalacak kadar pay bırakıyorsunuz. 
-Sonrasında kenarlarını ister göz kararı ister ölçerek yerlerini belirleyerek delgeçle deliyorsunuz
-Deldiğiniz bu deliklerden istediğiniz boyutta kestiğiniz kurdele ipi ikiye katlayıp, katlama yerinden geçirip düğüm atın yani şu şekilde;

-Kurdeleler açılmasın diye uçlarını yakıyoruz
-Son olarak kapağın tam bir çanta kapağı görevini görmesi için önce iyice kağıt katlar gibi katlıyoruz.(Ağır bir cisimle üstünden birkaç kez geçebilirsiniz) Hem dekoratif olması hem de ağırlık yapması için de kurdele ipten bir ponpon yaparak silikon tabancası ile yapıştırıyoruz ve çantamız hazııır :) 




Kendi şeffaf çantalarımdan bazıları;






Anlatımımda bir hata varsa şimdiden affedin bir de fotoğrafları telefonumla çekmek zorunda kaldım onların kalitesi nedeniyle de affedin olur mu? :)




27 Nisan 2013 Cumartesi

Şeffaf-Püsküllü-Yaz-Beyaz Pantolon Hepsinden Ortaya Karışık

   Hastalıktan kaç gündür doğru düzgün bir şey yapamıyorum. Bir türlü bademciklerimin ağrısı geçmek bilmedi ve sesim de düzelmedi. Buraları da çok boşlamıştım bu yüzden havanın muhteşem olmasını fırsat bilip evden çıkmadan akşam güneşinde birkaç fotoğraf çekmek istedim ve kendimi mutlu hissetmek için kendi yaptığım bu şeffaf clutch'ı hemen aldım elime. Herkese güneşli, mutlu ve sağlıklı haftasonları ... :)





15 Nisan 2013 Pazartesi

Zaman Beklemez

  Günlük yaşantımızda hep bir sayım içindeyiz. İşe yetişmek için dakika saymak, eve gitmek için saat saymak, yolculuklar için gün saymak, kavuşmalar için ay saymak, hayaller için ve de büyümek için yıl saymak  yaşamımızın rutinlerinden. Bu sayımlar böyle alır başını gider de gider. Aklımızda hep sayılarla...

  Kendi kendimle konuşurken bazen yok yok zamanını beklemek lazım derken buluyorum kendimi ama bence bunu çok fazla düşünmemeli insan. Çünkü hayat çook kısa ve beklenmedik olaylarla dolu. Siz zamanını bekleyeyim derken zaman sizi beklemez ve uçar gider siz de kaçırdığınız şeylerle kalırsınız. Bana kalırsa en uygun zaman bizim istediğimiz zamandır.


   Bu yazıya ilham kaynağı olan fotoğraflarm yaklaşık 1 ay önce çekildi ancak post yapmaya fırsat bulamadığım ve sonrasında güneşli günlerde böyle kalın giyindiğim fotoğrafları koyup güneşin önüne geçmek istemediğim için bir köşeye atıldı ta kiii Ankaranın havası kendini tekrar bozana kadar. Sanırım şimdi gönül rahatlığıyla bunları koyabilirim. Sevgili Ankara bugün 15 Nisan yani ilkbahar mevsimini yarıladık lütfen kalan 45 günü güneşli ve bahara yakışır bir havayla geçirelim olur mu? :)











10 Nisan 2013 Çarşamba

Tipografi*

   3 sene önce yine tipografi'yle ilgili bir yazı yazmıştım. Orada da anlattığım gibi kendimi yazılı kıyafetlerle ifade etmek hoşuma gidiyor. Sevdiğimiz, kendi düşüncemize uygun bulduğumuz sözleri üzerimizde taşımak bizi daha iyi hissettiren bir yöntem. Son dönemlerde çoğu markanın da buna yer vermesi çok çok işimize gelen birşey :)

  Bu arada bu çantayla tanışmam İzmirli hem zeki hem güzel blogger FashionFromSmyrna sayesinde oldu. :) Geçen hafta bir postuna bakarken bu çantayı gördüm ve aşık oldum resmen. Bershka'da satılan bu çantaların daha birçok çeşidi var gidin bakın derim :)










9 Nisan 2013 Salı

Instagram halleri vol.7

   Instagram kullanmayan pek az blogger kaldı. Hatta artık eskiden blog sayfamıza koyarız diye sakladığımız veya internette orada burada gezerken bulup kaydettiğimiz fotoğrafları instagramda anında paylaşır olduk böylece blogları boşladık azıcık. Ancak yine de hem instagramı olmayan izleyiciler hem de fotoğraflarla blog sayfamı renklendirmek için instagramdan seçtiğim fotoğraflarımı burada ara ara yayınlıyorum. Şimdiii bu girizgahtan sonraa... :)

Ankaraya çok tatlı bir yer açıldı: Very Cupcake! En kısa zamanda gidip kendinizi kalorilerden kalorilere koşarken bulun :)

İşte böyle cupcake'leri yiyip yiyip yürüyüşe giden de benim. Açık ve güneşli havada yapılan yürüyüşü hiçbir şeye değişmem!

Pazar günü - Kuğulupark - dondurma - bahar  
İşte bu 4'lüyü sevmemek elde değil :)

Balkonuma misafir olan uğur böceği :)

Şu hayatta dayanamayacağım şeylerden biri kalp şekli, çilek ve puantiyedir.

Ohhh misss misss

Bahar Dalları, Çiçekler ve Bir Takım Yeşillenmeler

   İçim içime sığmıyor böyle sürekli aklını kaybetmiş bir deli gibi şalalala şalalala diye gezesim geliyor. Evet sevgili okuyucu buna tam anlamıyla "BAHAR" deniyor. Mutlu hissediyorum ne olursa olsun. Kah planlar yapıyorum kah gözümü kapatınca kendimi Bodrumda deniz kenarında buluyorum. Bir nevi sevgi pıtırcığı oldum çıktım anlayacağınız. Ancak işte böyle anlarda siz heyecanla, hevesle bir şeyler anlatırken karşınızda biri dediğiniz her laftan sonra size "Yok ben öyle sevmem.", "Ben sıcaktan rahatsız olurum.", "Hayır en iyisi bence şöylesi." şeklinde cevap veriyorsa işte ona da tam anlamıyla "KARAMSARLIK" deniyor. 

   Karamsarlık, sanırım çok uzak yaşadığım bir kavram. En azından çevremdeki insanlarla olan ilişkilerimde hiç karamsar davranmam, davranamam. Ama ne yazık ki bu tür insan çok. Yaşamını belli standartların arasına sıkıştırmış ve onun dışındaki her türlü yeniliğe kendini kapatmış insanlara farklı ne söylerseniz direk iğrenç, kötü, beğenmedim, ben sevmem vb. gibi kelimelerle karşılaşıyorsunuz. İşte insan böyle böyle iletişimini kaybediyor çevresiyle. 

   Ben tüm bu karamsarlıkları görmezden geliyorum şu günlerde. Evet pek sevgili Ankaramız bir güneşli bir yağmurlu olsa da içimde bahar sevinci var sevgili okuyucu ve bu sevinçten bu enerjiden sana da kucak dolusu gönderiyorum :)






Ayrıca Ankara rüzgarı sağolsun saçlarım bir adam akıllı çıkamıyor şu fotoğraflarda affedin beni :)

   

5 Nisan 2013 Cuma

Listen to your heart

  Puantiyeleri mi daha çok seviyorum yoksa kalpleri mi bilemiyorum. Böyle arada kaldığım tonlarca soru var aslında ama insan ne olursa olsun içinden, en derinlerinden yani kalbinden gelen sesi dinlemeli. Genelde mantığıyla hareket ettiğini söyleyip, aman aman bu çok mantıksız olmaz diye burun kıvıran biriyimdir ancak iş uygulamaya gelince o havadan atıp tutmalar birden fos diye sönüveriyor. Bir bakmışım ki tamamen kalbimle ilerlemişim. Tüm samimiyetimle söylüyorum bugüne kadar ay keşke şunu seçseydim keşke diye büyük pişmanlıklar yaşamadım. Tabi  körü körüne içinizden ne geçiyorsa onu yapın demiyorum sadece insan içindeki o "Bu olmalı.", "Bunu seçmelisin.", "Oraya gitmelisin." vb.  seslere kulak vermeli ama aklını da kullanmalı :)











1 Nisan 2013 Pazartesi

Çayır Çimen Geze Geze

  Hafta sonu Ankara'da hava muhteşem ötesiydi. Özellikle pazar günü...  Biz de bunu fırsat bilip güzel bir kahvaltıdan sonra kendimizi bence Ankara'nın en güzel yerine, Eymir'e attık. O kadar kalabalıktı ki neredeyse tüm Ankara akın etmişti buraya. Bisikletle çok kısa bir mesafeyi 20 dk.da gittik siz hesap edin. Bu arada ben bisiklet sürmeyi bilmiyorum daha doğrusu bisiklete küstüm. 6 yaşımda Ankara'ya geldikten sonra bisikletimi bir kenara attım ve bir daha yüzüne bakmadım. Şimdi düşününce sebeplerimin ne olduğunu anlayabiliyorum (o sebepler de bende kalsın canım) ama çocukluk işte.. Her neyse işte ben bu yüzden normal bisiklete değil de koskocaman arkasında sepet olan 3 tekerlekli bisikletlere binebiliyorum. Biraz kabaca ama şirin :) Biliyorum bu bisiklet konusunda numuneliğim ama olur ya benim gibiler varsa onlara bu bisikleti tavsiye ederim. Hem arkasındaki sepete piknik eşyalarınızı da koyup taşıyabiliyorsunuz bunun için bile binilir :)












LinkWithin

Related Posts with Thumbnails